1 Kasım 2008 Cumartesi

Bir İneği Çok Sevdim, O Beni Hiç Sevmiyor



Çok dertliyim sevgili blog, çoook. Dert bu aralar bana çok sık uğramakta, bu seferki sebeb-i ziyareti sınavların aşırı derecede beni zorlaması. "Yahu Eylül, sen ne akla hizmet gider sayısal seçersin? Hadi seçtin, neyine güvenerek fizik dersini dinlemezsin? Kimyana güveniyorsun da, fizikten çakacaksın be arkadaşım!" diyerekten kendime kızsam da nafile. Önümüzdeki perşembe biyoloji, cuma matematik yazılım var, kötü geçerse burayı yaslara boğarım haberiniz olsun sevgili okuyucular.
Neyse, bu anlattıklarımın ineklerle bir alakası yok elbette, şimdi hemen alakaya geçiyorum. Yakınmalarımın sebebi ülkemdeki ineklerin çokluğu efendim. Sınıflar ve yollar öylesine inek doldu ki, artık nasıl başaçıkacağız bilmiyorum. Misal benim sınıfımda bir inek var, aman allahım! Yahu bi insan bu kadar inek olamaz! Zaten insanın inek olması pek mantıklı bir olay değil biliyorsun ki sevgili blog.
Bir de yola giderken "İnek Çıkabilir" tabelası yok mu! Sorarım size okuyucular, hiç yolda giderken karşınıza inek çıktı mı? Ona bakarsanız köpek de çıkabilir kedi de, neden o tabela da inek resmi var? İneklerin ne ayrıcalığı var? Geviş getirmek bir ayrıcalık mıdır yani? Hindistanda olsa anlarım.
"Abi inek çıkabilirmiş! Yat aşşa tapma pozisyonu al!"
"İnanmıyorum inek çıkabilirmiş! O çıkana kadar burada nöbet tutmalıyım!"
Zaten Türkiye'yi alıp Hindistan'a taşısak tabelalar türbeye dönerdi, her tabelaya 10000 Hindistanlı düşerdi. Tabelara mendil falan bağlanır, bir gün inek çıkacak umuduyla notlar bırakılırdı.
" Sayın inek bir derdim var artık tutamam içimde, falanca bölgeye yağmur yağmıyor, bir el atıverseniz. "
"Kızıma bir ev bir araba."
"Oğlumla gelinimin çocukları olmuyor!"
"Sağlığınıza duacıyız."
Yoldan inek geçerken saygı duruşuna geçilirdi. İneğin uyuşukluğu göz önünde bulundurulunursa büyük ihtimalle herkes işine geç kalırdı.
"Neredesin sen?! Tam yarım saat geç kaldın!"
"Patron, inek çıktı valla."
"Höe tamam evladım, tamam. İnek çıktıysa problem yok. Aferin tuttum seni."
Bizde klişeleşmiş mazeretler vardır ya, "Saat çalmadı" "Uyuya kalmışım" "Hastaydım" falan. Onlarda tek bir laf yeterdi. "İnek çıktı." İnek çıktı dedin mii akan sular dururdu icabında. Bir de anladık kutsal ama, İnekizm diye bir din de türerdi ayrıca. Böylece bazıları ne yapardı? "Laikiz biz, meclise inekler giremez!" diye ortalığı ateşlerlerdi. Bu sefer ülke bu şekilde karışırdı. Valla söyleyecek şeylerim çok da, anlatacak vaktim yok. Anlatmak istediklerim de gerekli mertebelere ulaşmayacak zaten. Sürç-i lisan ettiysek affola.
Yine başını ağrıttım blogcum, haydi sağlıcakla kal.

8 yorum:

_dracomania_ dedi ki...

Eylül harika olmuş ya. xD
'İnek çıktı valla' artık sınıfa geç girdiğimizde tek bahanemiz. =P
Tebrikler ya gülmekten kırıldım.

merve limon. dedi ki...

ahaha tapma pozisyonu.
ben zaten iş makinasının çıktığını ve de elele tutuşup karşıdan karşıya geçen bebe tabelasının olduğu yerlerde hiç bebelerin geçtiğini hiç bir zaman görmedim.

Marley dedi ki...

Güzelmiş Eylül.. Hindistan'ı konu alman hoş :D

Adsız dedi ki...

İnek olmak acaba nasıl bir duygu. xD

Komik bir yazı olmuş.:D Devam:P

Moonshield dedi ki...

Ya zaten hep yalan bu tabelalar, en iyisi kaldıralım =P

Amélie Poulain dedi ki...

Bir de o taş yuvarlanma tabelası oluyor dağlık alanlarda. Ama hiç yuvarlanmadığını görmedim ben dahaaa..
Belki de ben bebekken yuvarlandı, biri de kafama isabet etti, ondan böyleyim. Evet, bu daha mantıklı...

+Anneeeeğğğğ hiç arabamıza taş, kaya filan yuvarlandı mı ben bebekken?
-???!!!!

Koray* dedi ki...

Zuhaha güzeL oLmuş inek deqiLim sanırım zuhaha :P GüzeL oLmuş canım bu arada umarım çok iyi geçer yazıLın [Birde kahrını çekemeyiz zuhaha !:P ] :D:D

Moonshield dedi ki...

Bu türkieyede hep boş tabelalar var he :Pp Ben de senin gibi düşünüyorum Semra, kafamıza bşey düşmese böyle olmazdık biz :Pp

@ İneksin sen :Pp yaz kızım...