25 Kasım 2008 Salı

Önemli Olan Öbür Taraftaki Sınavlar




SINAV HAFTASI BİTTİĞĞĞĞ! Naman nallahığm! Bu nasıl bir çileydi! Ööörenciysek öörenciyiz arkadaşım, naalaka bu kadar yüklenmek ya?! Ayrıca ben sayısal öörencisiyim, sevgili edebiyatçım! Kitaptaki tüm etkinlikleri yaparsam fiziğe nasıl çalışacağım!? Duyuyoğğrmusn beniğğ leaağnn edebiyatçııığğ!

Çemkirdim içim rahatladı valla. Hayır edebiyatçıya sinir olduğumdan herşey, yoksa fiziğe falan çalışacağım yok, notlardan da belli zaten çalışmadağım. Meaaaşallah kendileri çamaşır gibi çektiler bloğk.

Lan bloğk, sana uzun zamandır yazmıyormuşum, özledim he. Ama işte vakit az, sınavlar çok, bir de maddi sıkıntılar içerisindeyim malum bir ayda resmen 20 kişinin doğum gününü kutlamak cebimdeki ağırlığın yavaştan hafiflemesine sebep olmakta. Arkadaşlarımın annelerine sesleniyorum:
"Hepiniz aynı anda mı doğurdunuğzzz beeeğğğ!"

Bugün okulda garip vakalar içerisine girdim. Öncelikle İngilizceci bana taktığından dolayı, beynimde görevimizz tehlikenin müziği yankılanarak dolaşmaktayım koridorlarda. Onu gördüğüm an beynimde ampuller yanıyor, şimşekler çakıyor, gözlerim fal taşı oluuyor bööle elim ayağama dolaşıyor, çünkü en son görüşmemizde kadın bana "Bidaha seni bu halde görürsem idareye vereceğim! Öörenci gibi ol biraz! Ben bile saçımı topluyorum!" demiş idi. Sorun kılık kıyafetimden kaynaklanıyor olsa gerek diye düşünsem de, pek bu konu üzerinde durmamıştım. Arma denen okulsal şey zaten kayıplarda, gömleğimin ilk 4 düğmesi açık, alttan da bir tanesini koparmışım, toplam da bir düğme kapalı oluyor sanırsam. Niyse, t shirt'ümün görünmesine de Bedenci taktı, yahu içime t shirt giymeden gömlek giyemiyorum, tiksiniyorum, rahatsız oluyorum, yeter beeaağğ, T shirt'ümden Children Of Bodom yazısı görünüyor ise bu benim suçum mu? Basan kişinin suçu gayettabii. Sonracııma diğer bir ingilizcecii de armama taktı, ondan kaçıyor bi de. He bedenci de giydiğim hırkaya taktı, siyah hırka giymeyecekmişiz baaak seeeğnn! Bir tek bana takan bu öğretmenlere kin kusmakta kendimi haklı görüyorum bloğk. Saçlarımın uzun olması da suçum diil tamam mııığğğğ?!

Bi de bizim okuldaki kokoş kızlara gıcık oluyorum. Benim bir takım ihtiyaçlarımı gidermek için kullandığım tualeti, onlar eteklerini kıvırmak, yukarı çekmek, saçlarını düzeltmek, makyaj yapmak gibi garip sebepler için kullanıyorlar. Yahu geçen arama oldu, kızların çantasından maşa çıkmış ya yuh! Tamam saçını bişeyler yapcaksan evde yap, okula niye getiriyorsun arkadaşıığğmm?! Bide o maşayı mikrofon yapıp şarkı söylüyormuşlar. Teallam, akıl fikir dağıtsın birileri bunlara yahu. Bide bana laf ederler, neleri var görmüyor musunuz?

Sonracıığma hangi konuya zıplayabilirim diye düşünüyorum, düşünüyorummm düşünüyorummm evet düşündüm sanırım. Ya herkes Boleyn Kızının hastası olmuş, ben beğenmedim, ne iş? Çok saçma bence, Henry'yi bilirim, İngilterenin en parlak zamanları, coğrafi keşifler, matbağa falan bunun zamanında, ama adam sefaya düşkün.. Kitapta sadece sefaya düşkün kısmı ve Boleyn Kızlarıyla olan benim bir türlü anlam veremediğim ilişki üzerine kurulmuş! Hadi ismi Boleyn Kızı, ama işe azcık atraksiyon katsaydınız da 800 sayfa boyunca beni boğmasaydınız ya.. Ben anladım, fantastikçiyim, verin Harry Potter'ı bana, 10 kere okurum hiç sıkılmadan -ki okudum- ama yok Boleyn Kızı falan sarmıyor beni. Var mı Twilight gibisi? Yoooğğk. İşte bu sebeplen artık tarzımdan şaşmiyciğm. Misal gerilim de severim, Stephen Amcayla aram iyidir.. Neyse bu konuya girdim mi çıkamam ben bloğk. Hocalara sövmeye karar verdim tekrardan.

Dil anlatımcı! Bi etkinlik yapmadım diye bana sözlü notu vermeye kalkan adam! İnsan ol biraz insan! Kimyaya çalışıcam ben! (yalağğğnn yaalaaağnn :Pp) İşim gücüm yok, etkinlikleri mi yapayım!

Matematikçi! Derste kendini kaybetme be adam! Soru çözücem diye kafan patlayacak be! yeter artık! Normal davran!

Fizikçi! Çok uyuşuksun! Gelmişin 60 yaşına! Git emekli ol!

Tarihçi! Fizikçi uyuşuksa sen uyuyosun resmen! HP deki Profesör Binns yanında kuğu balesi yapan inek yani o derece! Osmanlının Yükselme dönemini ancak bu kadar sıkıcılaştırabilirdin! Ayrıca ben nası tarihten 63 alırım yaa?! O kadar kopya çektim! Aaa!

Kimyacı! Saçını savurup savurup dolaşma sıraların arasında be! Kocan müdür yardımcısı diye havalanıyosun biliyorum seni!

Coğrafyacı! Seni çok seviyoğrumm hocaağmm!

Biyolojici! Örtmenler gününde aldığımız küpeyi takmazsan gösteririm sana heeğğ ona o kadar para saydık! Gümüşçülere gittik en güzelini seçtik! Heeytt..

Neyse, önemli olan öbür taraftakiler harbiden heee.. Bide.. karnım aç yaa..

13 Kasım 2008 Perşembe

Git Başımdan Matematik!




Acayip moralim bozuk blog. Ben bu okuldan bıktım, biyolojiden 91 almanın sevincini bile yaşayamadım yahu. Haftalardır çalıştığım matematik yazılısı, boksal bi düzeyde geçti. Emeklerim boşuna mı düye düşünüyorum bazen, ama yok, sınıf genelinde bişey bu. Hatta "Bir İneği Çok Sevdim, O Beni Hiç Sevmiyor" adlı yazımda belirttiğim ineklerden bi tanesi "2 tanesini yapamadım yaaaağğğ böhüeeğğ haksızlıııığkkk" nidalarıyla hocanın yaşına koştu. Lan inek, ben sadece 2 tanesini yapamamak için neler verirdim be! Bozma asabımı!


Hayır, çalışmamış olsam valla sesimi çıkarmazdım amma velakin şunca ay çalıştığım tek sınavdan kötü beklemek yıkıyor bu nacizane bedenimi. Konular da o kadar zor değildi aslında, polinom ve çarpanlara ayırma.. Geçen sene fonksiyondan çakmamıştım pek dersi dinlemediğim için ama polinomları çok iyi çözdüğümü düşünürken gelen bu darbe fena vurdu bana. Süreyi yetiştiremediğime mi yanayım, cevaplarımdan emin olmadığıma mı yanayım, çoğu soruyu yarım bıraktığıma mı yanayım, yoksa emeklerime mi yanayım. En iyisi yas tutup matem havasına gireyim diyeceğim, benim yasta olup olmadığım pek anlaşılmaz heralde. Ruhsal olarak belli edemem çünkü, kıyafetlerimden belli olsun dicem, her daim siyah giyinirim yasla falan alakası yok. O zaman t shirtlerimin birinin üstüne "Yastayım, moralim çoh boozuh" yazdırıp öyle dolaşmam daha mantıklı gibi.


İçim bayıldı kaç haftadır sınavlardan yahu haftada en az 4-5 sınava giriyoruz, 6 da oldu hatta bitane ama ertelenenler yüzünden bitmek bilmiyor. Haftaya; kimya, fizik, milli güvenlik falan var. Dahası varsa da bilmiyorum. Bilsem de farketmiyor, çalışmıyorum çünkü. Bi matematiğe çalıştım işte, diğerleri hep okulda dersi dinlemeyip gizlice okuyarak falan oldu. Edebiyattan 60 almışım, acayip üzüldüm ama ben sözelden çakmıyorum işte geçen sene de böyleydi. Fizikten anlamadığımı sanıp soruları çözemezdim en az 70 alırdım, edebiyattan 60 alsam şükreder olurdum. Dengesizin önde gideniyim, edebiyattan çakmayıp hikaye yazan bi ben varımdır heralde. (Dengesiz dedimde aklıma Canan geldi, selam gönderiyorum ona burdan, hangi kamera çekiyo ağabey?)


İçimi dökmek iyi geldi valla, zaten üşengecin önde gideniyim, klavyem hızlı diye yazıyorum bunları buraya. 5 dk sürüyo sürmüyo, ama günlük yazması uzun sürüyo işte kalemi alıcam daaa uç koyucam daa günlüğü çıkarıcam daa kapağını açıcam daa ohoo bi de yazıcam. Yok yaa?! Tualete gitmek için bin kere mırın kırın ediyorum be. Ama yazarken bi tek günlük için geçerli bu tembellik niyeyse, oysa hikayelerimi çok güzel yazıyorum yani. Harbi Canan'dan dengesizlik bulaştı bana (tekrar selam zuhaha).


Matematikçiye söven bir şiir yazmak geldi içimden, ama o bende kalsın, belki paylaşırım bi ara sinirim geçmeli önce yoksa şiir +18 halini alabilir. Küfürlerim Cartman kadar yaratıcı olamayabilir ama kendi çapımda profesyönelliğim vardır. Bi de böyle çok küfür etmem aslında, hatta hiç denecek kadar azdır ama içimden söve söve ustalaştım galiba. Bi de arkadaşlar arasında bi espri var (:P) Küfürlü ama değil işte onu yalnızca gören anlar :Pp

Konudan konuya atlamama aldırma tamam mı blogcuğum, bunu samimiyetimizden dolayı yapıyorum. (naalaka :Pp) Cumartesi günü annemle alışverişe çıkıcakmışız, normalde kem küm ederdim ama bu sefer kabul ettim. Ee ne de olsa cumartesi dersaneyi asmak herşeye değer. Bi de hocanın verdiği ve sayısı yaklaşık 30 küsüre ulaşmış testleri çözmeyişim de cabası. Onca sınavın arasında nasıl çözeyim ben onları canım?! Ama anlamıyor adam ya.. Bizim İneğe çözdün mü testleri diye sordum sorduğuma bişman oldum. Yok, "Çözdüm 2 tane kaldı vıy vıy vıy," yok, "hoca kontrol eder inşallah gıy gıy gıy.."

Yeter be. :Pp Sustum ben yoksa çenemi durduramiyciiiiiğm. Görüşelim bi ara :Pp

8 Kasım 2008 Cumartesi

Banyo Suyuna Düşen Küçük Telefonun Izdırabı


Uyarı: Bugün anlatacağım şey küçüklerde, travma, beyin hasarı, grip, psikolojik bozukluk, aşk, acı, ihtiras, intikam öhö ehe yani bi takım bozukluklar yaratabilir. Bu büyük acılarla boğuşmuş, genç yaşta ölen bir telefonun hikayesidir.
O anı dün gibi hatırlıyorum, çünkü dündü. Ben ve telefonum mutlu, mesut ve bahtiyardık aynı zamanda. Ama mutluluğumuz uzun sürmeyecekti.
Avea'nın mükemmel velinimeti 5000 sms'i hunharca kullanmaya devam ediyordum. Annemin yakınmalarına dinliyormuş gibi kafa sallıyor, fakat babamı hiç mi hiç takmıyordum. Ders mi? O da neydi? Sadece telefonum ve ben vardık. Dünya artık çok farklıydı benim için.. Telefonum ve diğerleri..
Sonra kalktım ve telefonceğizimi çamaşır makinasının üzerine koyarak banyoya girdim. Ama felaketler şimdi başlayacaktı. Banyodan çıktığımda mesaj gelmiş olduğunu farkederek telefonu aldım, elim ıslak olduğu için telefonu emanet gibi tutuyordum -oda ne?!- telefon birden elimden kaydı! Herşey ağır çekimde ilerledi..
Telefon elimden kayıyor.. Yüreğim ağzıma o noktoda gelirken gözlerim faltaşı gibi açılıyor.. Telefon düşüyor.. Elimi uzatıyorum.. Telefon banyo suyunun içine ayılama dalıyor.. Bir çarpma sesi.. Elimi suya daldırışım..
Hepsi bir salise içinde oluyor sevgili blog. Telefonu sudan çıkardığımda, sudan çıkmış balık misalı çırpınıyordu ellerimde! Ölme, ölme diye yalvardım, havluyla kuruladım ama telefon birden kapandı! Hızla giyinerek odama girip kapıyı kilitledim, birini öldürmüştüm ve delilleri yok etmeliydim! Yine de bir şansım olduğunu düşünerek telefonun açma düğmesine bastım.. Ekran renklerle doldu! Bu yaşama belirtisimiydi? Yoksa beyin ölümü gerçekleşmişmiydi? Onu biraz kendi haline bıraktım. Ama heyecandan ecel terleri dökmekteydim. Odada colta atarken, beynim bir katilin beyni gibi çalışmaya başladı.
Cesedi nereye saklayacağım?
Ailem farketmeyecek mi?
Ne açıklama yapacağım?
İyi saklarsam haberleri olmaz hahaha
Kanıtları yok etmeliyim!
Saklamak mantıklı mı?
Hayır.
Gömeceğim.
*Nihahahaha*
Gidip son kez şansımı denedim, kurbanı öldü mü diye kontrol eden bir katil gibi..Ve inanamadım, lanet olasıca yaşıyordu! Tekrar öldürmeliydim -ama bir saniye- annem ne diyecekti? babam? ben ne olacaktım? gençliğim hapislerde mi geçecekti? Hayır, hayır. Telefonu açtım ve beklemeye başladım. Bu deneyimden aileme bahsedecek miydim?
Başka hasar var mı diye tuş kilidini açmaya yeltendim.. ama tuşlar çalışmıyordu! Bir sürü tuşa bastım bastım bastım.. Çalışmıyordu aptal şey! Yoğun bakımda olan, yaşayan ama kıpırdamayan hastalar gibiydi işte! Neden ölmedi ki!? Neden neden?! En iyisi tedavi ettirmekti. Başımı belaya sokmayacaktım. Servis parasını bir şekilde öderdim.
Telefon şuan serviste -öhö- yani hastanede. Yoğun bakımda ve hayat mücadelesi veriyor. Tek temennim biran önce çıkması..
O diil de.. tualetim geldi yaa..
Haydi sevgili blog, kal sağlıcakla.
Edit: Yorum gelmiyor moralim bozuluyor ağlamak istiyorum blog. Yorum yapın leaaaan :( ahaha :P

5 Kasım 2008 Çarşamba

Kenny'yi Ben Öldürdüm



Bilmiyorum South Park izliyormusunuz ama, ben bağımlı gibi bir şey oldum artık. Okul açılalıdan beri bazı bazı bu zevkten mahrum kalsam da replikleriyle yaşatıyorum onları. Bazıları için SP sadece saçmalıktan ibaret, ama dikkatle izlediğinizde içinden çıkan anlamlar ve ani gelen, sürekli olsa da her seferinde yüzümde sırıtmayla izlettiren esprileri bitiriyor beni. Her şeyle dalga geçebiliteleri olan bu muhteşem seride çoğu kişinin en sevdiği replik, Kenny öldüğünde Stan ve Kyle arasında geçen repliktir. O öyle mükemmel bir replik ki, her seferinde, kesintisiz Kenny'nin ölüşünü görmek için bekler oldum. Büyük bir zeka örneği değil tabii ki bu replik. Ama insanın ağzına dolanıyor, hayatına giriyor resmen.

Kenny'nin South Park'ın her(istinalar var) bölümünde öldüğünü düşünürsek, tüm bölümlerde yer bulmuştur kendine.

Stan : Oh my god! They killed Kenny! (Aman tanrım! Kenny'yi öldürdüler!)
Kyle : You bastards! (Sizi p.çler!)

Yakın arkadaşlarının ölümüne verilen bu tepkiden hemen sonra kahramanlarımız işlerine devam ederler. Kenny ise bir dahaki bölüme dirilmiş olarak hayatına devam eder, ama her seferinde bu replikten bu kadar zevk almamın sebebini çözemiyorum.

Bu repliğin bazı bölümlerde değiştiği yerler vardır, onlar daha bir yarar adamı, beklenmedik birşeydir çünkü.

- oh my god. they killed kenny! you bastards!
+ who?
- what who?
+ who are they? -
- you know. they bastards!

İşte bu gerçekten çok güldüğüm anlardandı. Hatta bir bölümde Kenny kendini öldürdüğünde, Stan yine durmak bilmemişti:

- oh my god! kenny killed kenny!

Ama geçenlerde öyle bir şey olduki, bu blog'a bunları yazmamın sebebi budur. İzlemediğim bir bölümü, hiç bi espriyi kaçırmamaya çalışarak, gözlerimi ve kulaklarımı televizyona kilitlemiş izliyorum, ve bu bölümde, repliğin iki sanatçısı Kyle ve Stan küsüyorlar. Kenny öldüğünde, Stan yine bağırıyor:

-oh my god! They killed kenny!

Ama Kyle orada olmadığı, Stan'e küs olduğu için bir sessizlik oluyor. Herkes, ben de dahil, bir yerlerden Kyle'ın "You bastards!'" demesini bekliyoruz, ama bu korkunç sessizlik büyüyor ve hepimizi dumura uğratan ir olay oluyor: Kenny'nin cenazesi! Sanırım görüp görebileceğim tek Kenny cenazesi olacak.

"Oh my god! They killed kenny!" sözü aslında kafadan uydurma bir şey değil. Kennedy katliamından gelen bir replikmiş. Kennedy öldüğünde biri "Oh my god! Tehy killed Kenny(kennedy)!" demiş ve South Park her seferinde buna gönderme yapıyor gibi gelmekte bana.

South park izlemeyenler, hemen izlesin diyorum ve başka bir konuya atlıyorum. Madem bu replik herkesin ağzında, merak ettiğim bir soru var: Kenny neden ölüyor? Bazıları buna sosyal mesaj diyor. Kenny fakir ya, ölmeli! şeklinde bir gönderme yapılıyor diyor. bazıları ise üzerindeki paltonun uğursuz olduğu yönünde. Zaten bir bölümde bu açıklanmış gibiydi. Birine Kenny paltasu alınıyordu ve alınan şahsın başına gelmedik kalmıyordu ( önüne uçak bile düştü) Daha mantıklı açıklamalar arıyorum aslında ve bağırarak söylemek istiyorum SP seni çok seviyorumm! =P

1 Kasım 2008 Cumartesi

Bir İneği Çok Sevdim, O Beni Hiç Sevmiyor



Çok dertliyim sevgili blog, çoook. Dert bu aralar bana çok sık uğramakta, bu seferki sebeb-i ziyareti sınavların aşırı derecede beni zorlaması. "Yahu Eylül, sen ne akla hizmet gider sayısal seçersin? Hadi seçtin, neyine güvenerek fizik dersini dinlemezsin? Kimyana güveniyorsun da, fizikten çakacaksın be arkadaşım!" diyerekten kendime kızsam da nafile. Önümüzdeki perşembe biyoloji, cuma matematik yazılım var, kötü geçerse burayı yaslara boğarım haberiniz olsun sevgili okuyucular.
Neyse, bu anlattıklarımın ineklerle bir alakası yok elbette, şimdi hemen alakaya geçiyorum. Yakınmalarımın sebebi ülkemdeki ineklerin çokluğu efendim. Sınıflar ve yollar öylesine inek doldu ki, artık nasıl başaçıkacağız bilmiyorum. Misal benim sınıfımda bir inek var, aman allahım! Yahu bi insan bu kadar inek olamaz! Zaten insanın inek olması pek mantıklı bir olay değil biliyorsun ki sevgili blog.
Bir de yola giderken "İnek Çıkabilir" tabelası yok mu! Sorarım size okuyucular, hiç yolda giderken karşınıza inek çıktı mı? Ona bakarsanız köpek de çıkabilir kedi de, neden o tabela da inek resmi var? İneklerin ne ayrıcalığı var? Geviş getirmek bir ayrıcalık mıdır yani? Hindistanda olsa anlarım.
"Abi inek çıkabilirmiş! Yat aşşa tapma pozisyonu al!"
"İnanmıyorum inek çıkabilirmiş! O çıkana kadar burada nöbet tutmalıyım!"
Zaten Türkiye'yi alıp Hindistan'a taşısak tabelalar türbeye dönerdi, her tabelaya 10000 Hindistanlı düşerdi. Tabelara mendil falan bağlanır, bir gün inek çıkacak umuduyla notlar bırakılırdı.
" Sayın inek bir derdim var artık tutamam içimde, falanca bölgeye yağmur yağmıyor, bir el atıverseniz. "
"Kızıma bir ev bir araba."
"Oğlumla gelinimin çocukları olmuyor!"
"Sağlığınıza duacıyız."
Yoldan inek geçerken saygı duruşuna geçilirdi. İneğin uyuşukluğu göz önünde bulundurulunursa büyük ihtimalle herkes işine geç kalırdı.
"Neredesin sen?! Tam yarım saat geç kaldın!"
"Patron, inek çıktı valla."
"Höe tamam evladım, tamam. İnek çıktıysa problem yok. Aferin tuttum seni."
Bizde klişeleşmiş mazeretler vardır ya, "Saat çalmadı" "Uyuya kalmışım" "Hastaydım" falan. Onlarda tek bir laf yeterdi. "İnek çıktı." İnek çıktı dedin mii akan sular dururdu icabında. Bir de anladık kutsal ama, İnekizm diye bir din de türerdi ayrıca. Böylece bazıları ne yapardı? "Laikiz biz, meclise inekler giremez!" diye ortalığı ateşlerlerdi. Bu sefer ülke bu şekilde karışırdı. Valla söyleyecek şeylerim çok da, anlatacak vaktim yok. Anlatmak istediklerim de gerekli mertebelere ulaşmayacak zaten. Sürç-i lisan ettiysek affola.
Yine başını ağrıttım blogcum, haydi sağlıcakla kal.