27 Ağustos 2010 Cuma

Kafama dank eden sorunsallar




abi ben resmen sınav öğrencisiyim. şu an direk olarak dank etmiş bulunmakta bu bana. Ve 4 gündür dersaneye gidiyorum, aha yarım saat önce DANK! şeklinde kafamın içine etti bu farkındalık.

sebebi ise öyle hiç de süpersonik bir şey değil, hani böyle bi konuşma dinledim olm ben sınava giricem bi çalışayım diyerek akıllandım, yok işte bi şey oldu aydınlandım gibi bişey yok. öyle bi dünya yok bi kere. biri size ne kadar öğüt verirse versin, bak ben yapmadığıma çok pişmanım desin, hiç takmazsınız. yumurta kapıya dayanınca böyle bi panik havaları, dersaneye gidip gelmeler falan başlar. neyse ben daha işin başındayım, ama yine de panik durumundayım. neyse sebebe geleyim.

herşey dün annemin, şu odanı toparla eski kitaplarını falan atalım, demesiyle başladı. 'hayat maximumda!" hareketinin yatak versiyonu gibi ellerimi ayaklarımı açmış yorgunluktan gebermekle meşguldüm. dersanedenverilen 18 (matematikler hariç) tane soru bankası ve konu anlatımlı kitabı, eve kadar taşımıştım. işin kötü yanı ise, eve ulaşmadan önce çıkmam gereken hayatımda en çok küfür ettiğim yer olan nacizane yokuştu. sürüne sürüne yokuşu çıkıp kendimi eve atmış ve annemler işten gelene kadar öylece kalmıştım.

tamam ya hallederiz dedim ve bilgisayar başına geçtim. olm blog, bilgisayarı bırakmam lazım biliyorum da o kadar kolay olmuyo ya. çekiyor resmen kendine beni böyle, nasıl anlatayım sana. neyse. oturdum bilgisayar başında falan, sonra arklar geldi çıktık dışarı. akşam 9-10 gibi eve geldiğimde kitaplarla mı uğraşıcam yeaa diyerekten bugünün işini yarına bıraktım.

bugün kahvaltı falan yaptım işte, dedim eylül toparla şu kitaplarını ve işe koyuldum. eski kitapları çıkardııım, dersaneden verilenleri şeyaptımmm sonra işte eskiden aldığım öss kitaplarını ayırdım falan falan derken bi yığın test ve 11. sınıf kitapları 3 büyük torbanın içinde duruyor, LYS-YGS kitapları yeni açtığım bölmede takılıyor ve diğerleri dolabın gizli köşelerinde itelenmiş şekilde saklanıyorlardı. bence iyi iş çıkarmıştım. sonra oturdum odanın ortasına, LYS_YGS kitaplarına baktım, olm dedim sen gerçekten sınava giriceksin lan. böyle bi gerçeklik kavrama, böyle bir burukluk beynimde dolaşmaya başladı.

neyseki fazla dolaşamadan zil çaldı, kargom gelmiş. çanta sipariş etmiştim. kargocu çocuk(wtf) kimliğinizi alabilir miyim? dedi. ok bi sn dedim gittim kimliğimi getirdim. gülümsedi. burda kaç yaşındasınız? :) dedi. bayaa küçüğüm işte dedim. güldü. şurayı imzalar mısınız? dedi, imzaladım. iyi günler :) dedi, başımı salladım, kapıyı kapattım ve vahşice yırtma suretiyle kargoyu açtım. çanta ezilmiş lan kargoda. neyse kendine geldi şimdi. hah işte çantayı görünce kafama dank eden şeyleri hatırladım tekrar. bu çanta benim liseli olduğumun kanıtıydı. bi an onu yok etmek istedim.

lan benim gibi insan liseli olur mu? hiç ayıp değil mi beni liseli yapmak, ha?

özet geçiyorum: şu an cidden bok gibi hissediyorum, sınav stresi değil seneye nerede olacağımı bilmemek çok korkutuyor beni.

geçecek mi? geçecek elbet.

neyse, tamamını özet geç diyorsan geçmiyorum, oku hepsini. ok muck kib sçs aeo bys.

13 Ağustos 2010 Cuma

Deneme bir iki üç dört

blogu düzenledim temizledim bişiyler yaptım. telefondan girip yazıcam buraya. internet pakedi falan muhabbetti telefondan, yoksa bildiğiniz üzere netime "goodbye blue sky" şarkısı eşliğinde veda ediyorum.

tam 10 gün sonra dersanem başlıyor, kaderime kafam... neyse. çok gerginim, ama hayatımda iki şey düzeldi, bu da güzel bişiy, deyişik bişiy.

başkaa başkaaa. blogun altına balıklar ekledim benden sıkılırsanız onları izleyebilirsiniz. :P

şimdilik bu kadar.

adam haklı beyler.